Menfi Tespit Davası Nedir? Borçlu Olmadığını İspat Etmenin Yolu

Menfi Tespit Davası Nedir Borçlu Olmadığını İspat Etmenin Yolu

Menfi Tespit Davası Nedir? Borçlu Olmadığını İspat Etmenin Hukuki Yolu

Giriş

Günümüzde özellikle icra takiplerinin hızla başlatılabildiği ve çoğu zaman haksız alacak taleplerinin gündeme gelebildiği bir ortamda, bireylerin ve şirketlerin kendilerini koruyabilmeleri için bazı etkili hukuki mekanizmalar mevcuttur. Bunlardan biri olan menfi tespit davası, borçlu olmadığını iddia eden kişinin, borcun mevcut olmadığını mahkeme kararı ile tespit ettirmek amacıyla başvurduğu bir dava türüdür.

Bu yazımızda menfi tespit davasına ilişkin tüm yönler; kanuni dayanakları, dava süreci, delil değerlendirmesi, ihtiyati tedbir uygulaması, mahkeme görevi ve yetkisi çerçevesinde detaylı biçimde incelenecektir.


1. Menfi Tespit Davasının Hukuki Dayanağı

Her ne kadar menfi tespit davası özel bir başlık altında açıkça düzenlenmemiş olsa da, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. maddesi tespit davalarına genel bir çerçeve çizmektedir:

HMK m. 106/1: “Bir davada, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespiti istenebilir.”

Bunun yanı sıra, İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi, icra takibine karşı açılan menfi tespit davasına özgü kuralları barındırmaktadır. Bu maddeye göre borçlu, icra takibinden önce veya sonra, borçlu olmadığını iddia ederek menfi tespit davası açabilir.

İİK m. 72/1: “Borçlu, icra takibinden evvel veya sonra borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.”

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, menfi tespit davasının hem icra takibi süreci öncesinde hem de sonrasında başvurulabilecek bir tespite dayalı eda davası olduğu anlaşılmaktadır.


2. Menfi Tespit Davası Ne Zaman Açılır?

Menfi tespit davası iki aşamada açılabilir:

  • İcra takibinden önce: Henüz ortada bir takip yokken, kişi veya kurum kendisine yönelik borç iddiasına karşı dava açabilir. Örneğin, karşılıksız senet imzaladığı iddia edilen bir kişi, icra takibine maruz kalmadan önce bu borcun mevcut olmadığını ispat etmek üzere menfi tespit davası açabilir.

  • İcra takibinden sonra: Takip başladıktan sonra da menfi tespit davası açılabilir. Bu durumda davanın ihtiyati tedbir ile birlikte açılması önemlidir. Çünkü icra işlemleri davadan etkilenmeden devam eder. Ancak mahkemeye sunulan yüzde on beşlik teminat sayesinde icra takibi geçici olarak durdurulabilir.

Bu nedenle takibin hangi aşamasında olunduğu, açılacak davanın şekli ve niteliğini doğrudan etkiler.


3. Menfi Tespit Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Görevli mahkeme, alacağın niteliğine göre belirlenir:

  • Alacak ticari nitelikte ise, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir.

  • Alacak adi nitelikte bir borç ilişkisinden doğuyorsa, Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.

Yetkili mahkeme ise, genellikle:

  • Davalının yerleşim yeri mahkemesi,

  • Takibin yapıldığı yer mahkemesi,

  • Borç ilişkisine konu sözleşmede kararlaştırılmış yetkili mahkeme

olarak belirlenebilir.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli husus, yetki sözleşmesinin geçerliliği ve açık şekilde belirtilmiş olmasıdır.


4. İhtiyati Tedbir Talebi ile Takibin Durdurulması

İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında, davacı borçlu, icra baskısından korunmak adına, ihtiyati tedbir talebinde bulunabilir. Bu tedbirin alınabilmesi için, borcun %15'ine karşılık gelen miktar mahkeme veznesine teminat olarak yatırılmalıdır.

İİK m. 72/2: “Borçlu, icra takibinden sonra dava açarsa ve borcun %15’ini teminat olarak mahkeme veznesine yatırırsa, mahkeme icra takibini durdurabilir.”

Bu düzenleme, davacının hem haksız takibe uğramasını engeller hem de mahkemenin kararı netleşene kadar geri dönüşü zor zararların önüne geçilmesini sağlar.


5. Menfi Tespit Davasında İspat Yükü ve Delillerin Değerlendirilmesi

Menfi tespit davalarında genel ispat kuralı uyarınca, borçlu olmadığını iddia eden taraf, yani davacı, bu iddiasını hukuken geçerli ve somut delillerle ispatlamakla yükümlüdür. Özellikle kambiyo senetlerine dayalı takiplerde bu ispat oldukça zor olabilir; çünkü senetler "soyut borç ikrarı" içerdiği için aksi açıkça yazılı delil ile kanıtlanmalıdır.

Delil olarak sunulabilecek başlıca belgeler:

  • Ödeme makbuzları

  • Banka dekontları

  • Resmî yazışmalar

  • Alacaklı ile yapılan yazılı anlaşmalar

  • Alacağın doğmadığını veya sona erdiğini gösteren belgeler

Bu davalarda tanık beyanlarına tek başına dayanılması, borcun mevcut olmadığı sonucunu doğurmaz. Yazılı belgeyle desteklenmeyen iddialar, Yargıtay içtihatları çerçevesinde dikkate alınmaz.


6. İtirazın İptali Davası ile Menfi Tespit Davası Arasındaki Fark

Her iki dava da icra hukukuyla ilgilidir; ancak işlev ve tarafları bakımından birbirinden ayrılır:

KriterMenfi Tespit Davasıİtirazın İptali Davası
Açan TarafBorçluAlacaklı
AmaçBorçlu olmadığını ispat etmekİtirazın haksızlığını ispat etmek
ZamanlamaTakipten önce veya sonraTakipten sonra, borçlu itiraz ettikten sonra
Takibin DurumuDevam eder (ihtiyati tedbirle durabilir)Takip durmuş olur
Delil SistemiBorçlu ispat yükü altındadırAlacaklı alacağını ispatla yükümlüdür

Bu ayrım, yanlış dava türünün seçilmesi hâlinde davanın usulden reddine neden olabileceği için oldukça önemlidir.

7. Sonuç ve Değerlendirme

Menfi tespit davası, özellikle haksız şekilde başlatılmış icra takiplerine karşı, bireylerin ve kurumların borçlu olmadıklarını mahkeme nezdinde ortaya koyabilmeleri için önemli bir hukuk yoludur. Dava sürecinde yapılacak küçük bir hata, haksız borcun icra edilmesine ve geri dönüşü güç zararların doğmasına neden olabilir. Bu nedenle, menfi tespit davası gibi teknik ve delile dayalı davalarda alanında uzman bir icra avukatı ile çalışmak büyük önem taşımaktadır.

Eğer siz de adınıza başlatılmış bir takipte gerçekte borçlu olmadığınızı düşünüyorsanız veya henüz takip başlamamışken bir borç iddiası ile karşı karşıyaysanız, hakkınızı gecikmeden yargı yoluyla korumaya başlamanız gerekmektedir.

Benzer Konular

Acil Soru ve Bilgi Almak için Bizimle İletişime Geçin

Bu web sitesi Webonix Yazılım ve Ajans Hizmetleri tarafından yapılmıştır